BURUN ESTETİĞİ AMELİYATI

Yüzdeki merkezi konumu nedeniyle, kişinin yüz estetiğini ve görsel karakterini belirleyen en önemli yapı burundur. Bu nedenle, doğumda var olan veya sonradan ortaya çıkan burun şekil bozuklukları kişileri psikolojik baskı altında bırakarak, sosyal yaşamlarında büyük sorunlara yol açabilmektedir. Bu tip şikayeti olan hastalarımıza cerrahi operasyonla burun estetiği yaparak burunlarını estetik bir görünüme kavuşturuyoruz.

Şurası da bir gerçektir ki, burundaki şekil bozukluklarının neredeyse tamamı, burundan nefes almayı bozan burun içi bozukluklarla birliktedir. Yani, burun dış görünüşü kötü olan hastaların büyük çoğunluğu olması gereken miktarda burun solunumu yapamamaktadır.

Bu nedenle burun ameliyatları planlanırken, hastaların hem estetik hem de fonksiyonel (başta nefes almak üzere burun tüm fonksiyonları) profilleri birlikte değerlendirilmelidir. Sonuç olarak, burun estetiği ameliyatlarında yüz ile uyumlu doğal bir burun yanında, kişinin yeterli burun solunumu yapması da sağlanmalıdır. Unutulmamalıdır ki estetik ve fonksiyonun beraber planlanmadığı ameliyatlar sonrası yapılacak ikincil ameliyatlarda başarı oranları daha düşüktür.

Rinoplasti ameliyatlarında, şekil bozukluğunun yerine göre burun kemik ve/veya kıkırdak yapıları yeniden şekillendirilir. Bu durum, kullanışsız bir binayı daha güzel ve fonksiyonel bir hale getirmek için restore edilmesine benzetilebilir. Farklı olarak, rinoplasti ameliyatlarında genellikle dışarıdan bir malzeme kullanmak yerine, başta burun içerisindekiler olmak üzere hastanın kendisine ait (otojen) yapılar kullanılmaktadır.

Burun şeklindeki sınırlı bazı bozukluklarda ameliyatsız tekniklerin de (dolgu ve botoks uygulamaları) kullanılabileceği unutulmamalıdır.

Burunla ilgili estetik kaygıları olan hasta iki aşamada değerlendirilir:

Rinoplasti ameliyatları cerrahi yaklaşıma göre, Açık Teknik Rinoplasti veya Kapalı Teknik Rinoplasti olarak sınıflandırabilir. İki teknik arasındaki en önemli fark, ameliyat sonrası burun önünde olan 3- 5 adet dikiştir. Bazı hastalarda kapalı teknik yeterli olurken, hastaların bir kısmında tatminkâr estetik ve fonksiyonel sonuçlar elde edebilmek için açık teknik kullanmak gerekebilir.